Dost
61dost ile ye, iç, alışveriş etme — alışverişte iki taraf da kendi çıkarını düşündüğünden iki dost arasındaki alışveriş dostluğu bozabilir, bu nedenle de dostluklarını sürdürmek isteyenler birbirleriyle alışverişte bulunmamalıdırlar anlamında kullanılan bir söz …
62dost kara günde belli olur — gerçek dost üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız bırakmaz anlamında kullanılan bir söz …
63dost olmak — yakınlık kurmak, ahbap olmak Otelde tanıdıkları içinde en çok sevdiği Edibe Hanım, kendi kendine bulup dost olduğu bir genç hanım. M. Ş. Esendal …
64dost-doğma — bax doğma 2 ci mənada. İndi adlı sanlı bir həkim onların dəmir sobasının yanında oturub. Özü də Xəlilin dost doğma əmisi oğlu! İ. Məlikzadə …
65dost — archaic present second singular of do …
66dost — /dust/, v. Archaic. 2nd pers. sing. pres. ind. of do1. * * * …
67dost — 1. verb /dʌst/ Second person singular simple present form of do (used with the pronoun thou) as opposed to the present subjunctive doest. See Also: do, doest, doth, didst, thou 2. noun /dʌst/ friend …
68Dost — 1. Berufsübername zu mhd. doste, toste »wilder Thymian« þ origanum vulgare þ für den Kräutersammler. Das Kraut wurde als Heilkraut verwendet; seinen Namen erhielt es, weil es in dosten, d.h. in Büscheln blüht. 2. Übername zu mhd. doste »Strauß,… …
69Dost — südl. Landkreis Hildesheim ostfälisches Platt • Durst …
70Döst — Rheiderland / Ostfriesland • Durst …